Dert

Gelmek istemiyor.
Ne gün,
Ne gece.
Ölebiliriz o yüzden.
Ben senin uğruna.
Sen de benim

G.Lorca

 

Durup dururken canıma batıyor. Sağa dönüyorum,sola dönüyorum… Yüzükoyun uzanıp hareketsiz duruyorum da olmuyor bir türlü; beynime siniyor. Nasıl bir illettir, nasıl bir ceza; bilemiyorum. Başa çıkmaya çalıştıkça, etimden koparıyor, dilimden düşüyor, can-a gelemiyorum. Yavaş yavaş öldürüyor beni… Az az ipin gölgesine itekliyor…

Buna bir çare diyorum. Karşıdan gelen ses, sükunet… O, dinlese de anlamıyor besbelli, minvalim defaatle surete bürünüyor. Zihnimin bir yerinde tutuklu kalıp, çekip atmaya cüret edemediğim,bu gerisingeri hayal meyal sırra ereceğim bir kulluk vazifesini birileri kalbimden aklıma geçiş yaptırmaya çalışıyor. Biliyorum. Buna rağmen geceleri uyutmuyor beni, kemiriyor güçsüz dirliğimi… Akıl almaz derecede hapsediyor benliğine. An-ı yaşatmıyor. Hep ötelere götürüp, geçmişi hatırlatıyor bana. Kuyuya sürekli taş atıp, yuvarlayıp, içine haykırıp duruyor…

Bu bitmek bilmez derya, belki uyutsa kabusum, yaşansa geçmişim, sırra kadem bassa sevabım olur. zerre kadar unutamadığım zihnimin köşelerinde, yazılarımın pençesinde ve şimdi-min neticesine inandırsa, bunu asla yola koymazdım.

Melali cımbızla itekleyen kehanetin perdesi bu dert ile ne kadar daha uykusuz kalacak, ne kadar daha kavli duracak, ne zaman yol alacak?

 

2 thoughts on “Dert

Yorum bırakın